Çocuk sahibi olma yoluna girildiğinde, önce cinsiyeti konusunda beklentiler oluşur. Kız olsa… erkek olsa… Çocuğun sağlıksız doğabileceği kaygısıyla insanlar cinsiyet tercihlerini ifade etmeyi bıraksalar da içten içe bu istek devam eder.
Bebek dünyaya geldikten kısa bir süre sonra, yakın çevredeki ya da ailedeki diğer çocukla karşılaştırarak gelişim takibi başlar.
Her anne baba çocuğunun başarılı olmasını ister ve birçok anne baba kendi çocuğunun üstün zekalı/yetenekli olduğuna inanır. (Oysa ki üstün zekanın görülme oranı %2,5 - 3′tür).
İleride çocuğunuz hangi mesleğe sahip olursa onu başarılı kabul edersiniz?
Kaç dil bilirse başarılı bir insan olur?
Maaşının ne kadar dolgun olması gerekir başarılı kabul etmeniz için?
Kaç yaşında evlenmesi ya da kaç çocuk yapması lazım sizi gururlandırması için?
Çocuğun potansiyelini en iyi şekilde kullanabilmesi için elinden geleni yapma çabası, günümüz dünyasında çocuğun önüne geçmektedir. Zekayı ve yetenekleri geliştirme aktiviteleri erken dönemden itibaren dayatılmaktadır. Çocuğu için elinden geleni yapma peşindeki idealist anne
baba ise birşey kaçırmamak adına öyle bir koşturmaya girer ki çocuk görünmez olmaya başlar.
Ebeveyn olan kişi başarılı çocuk yetiştirmek ister. Bu aynı zamanda onun ne kadar başarılı bir anne/baba olduğunun göstergesidir. Başarı tanımı göreceli olsa da içinde yaşanan toplumun kültürü ve eğitim sistemi bu tanıma çeşitli sınırlar çizer. Bebeklik döneminde “beklenen gelişim özelliklerinin” erken yapılması bir başarıdır. Okul öncesi çağda en iyi eğitimi veren kreş ya da anaokulu tercih edilir, yabancı dil eğitimine erken başlanmalıdır. Mutlaka bir spor yapmalı ve enstrüman çalmalıdır. Bu isteklerin gerçekleşmesi için, kendisi spor yapmayan anne/baba çocuğu spor kurslarına taşır, kendisi bir enstrüman çalmayan anne/baba çocuğu müzik kurslarına taşır. Minimum 2-3 yıl süren bu telaşlı koşturmacadan sonra, ilkokul çağı gelir. Ebeveynlerin kendi isteklerini gerçekleştirme uğruna çocuğu görmezden gelişi eğitim sistemimizde de vardır. Yıllardır defalarca “hafifletilen” ilkokul müfredatı ne hikmetse eylülde okula başlayan çocuğun en geç aralıkta okumaya geçmesini, şubatta test çözmesini istemektedir. Haliyle anne babalar da kendini bu rüzgara kaptırıp oku çocuğum, çöz çocuğum diye tempo tutmaktadırlar.
Peki çocukların bu çarpık eğitim sistemine uymaları başarı mıdır?
4 yaşından itibaren kurstan kursa koşmaları başarı mıdır?
Oyun oynamayı bile bir öğrenme aracı olarak görüp kendi kontrolüne almış yetişkinler çocukları başarılı mı yapmaktadır?
Zekayı geliştirme aktiviteleri bebeklikten itibaren başlarsa popülasyonda görülme oranı %2,5-3 olan üstün zekanın oranını arttırabilir miyiz?
“Çocuğum ileride başarılı olsun” diye düşünüp bu konuda çabalayan tüm ebeveynleri bir dakika durmaya davet ediyorum.
Durun! sakince nefes alıp verin! kapatın gözlerinizi, bir dakika boyunca rahat ve dingin nefes almaya devam edin.
Çocuk dediğimiz varlık, öğrenme becerisiyle doğar. Meraklıdır. Siz hiç çabalamasanız bile ilk 36 ay içinde sadece duyarak bir dili, kurallı olarak kullanmayı öğrenebilir.
Çocuk mücadelecidir. Yürüyene kadar belki 4000 kez düşer. Denemekten vazgeçmediği için yürümeye başlar.
Çocuk mutludur, çocuk akıştadır. Duygularını yaşar yoluna devam eder.
Çocuğun gelişim hızını gözlemlemek, o hazır olduğunda desteklemek önemlidir, çok önemlidir hatta yapmanız gereken tek şeydir.
Başarılı çocuk sürekli çocuğu arkasından ittirerek ya da önden gidip çekiştirerek yetiştirilmez.
Çocuğunuzun merakını ve mücadele azmini baskılamadığınız sürece hayatta başarılı bir insan olarak ilerleyecektir. Tabii kendi başarı tanımızı gözden geçirmeniz gerekiyor. İçinde yaşadığınız ekonomik sistemin başarı kriterlerini baz alıyorsanız, siz de, çocuğunuz da yıpranmaya mahkumsunuz.
Çocuğunuzun başarılı olmasını istiyorsanız, merak etmesini törpülemeyin, mücadeleciliğini destekleyin, duygularını ifade etmesine fırsat verin ve duygularını kabullenin. Ve tüm bunları yönetebilmesi için ona model olun. Çocuğu hangi spor kursuna götürsem diye tırım tırım aranacağınıza lütfen düzenli egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Enstürman mı çalsa, resim mi yapsa diye düşüneceğinize tutkuyla yapacağınız bir hobi edinin. Tablet düşkünlüğünü nasıl aşacağız, bağımlı oldu bu çocuk diye hayıflanacağınıza sakince ellerinizi kaldırın ve elinizdeki telefonu bırakın. Bir de rica ediyorum çocukların kendi oynayacakları oyunu tercih etmelerine fırsat tanıyın.
Hani bu çocuk çok dirençli, sürekli kendi istediği olsun istiyor, bizi yönetmeye çalışıyor diyorsunuz ya, karşısında eylemde bulunmak yerine sadece yönetmeye çalışan ebeveyn gördüğü için olmasın bu tavır?
Çocuğunuzu yönetilecek bir çalışan olarak görmeyin. Cv’sine baktım işe aldım, görevinin tanımı neyse yapsın der gibi çocuk yetiştirilmez. Çocuğunuz beklentilerinizi karşılamasa dahi sabırlı olabilirseniz, onu olduğu gibi kabul ederseniz, ihtiyacı olduğunda “sizin tatmin olacağınız kadar” değil, onun ihtiyacı olduğu kadar desteklerseniz, hayal kırıklığına uğradığınızda, öfkelendiğinizde kendinizi sakinleştirebilirseniz, bir şeyi istediğiniz gibi yapamadığınızda denemekten vazgeçmezseniz, denemenize rağmen işleri batırdığınızda, yapamadım, bu sefer olmadı diye itiraf edebilirseniz siz “başarılı” bir ebeveyn olursunuz, çocuğunuzda hayat yolunda başarıyla ilerleyen bir birey olur.