Okula Başlamak
- seyhan sevinçler
- 5 Eyl 2016
- 4 dakikada okunur

Eylül ayında birçok öğrenci aynı anda kreşe başlangıç yapar. Bu ay boyunca çocukların oryantasyonu için çalışılır. Çocukların aileden ayrılmaya alışmaları, kreşteki arkadaşlarını ve öğretmenlerini tanımaları ve güvenmeleri eylül ayının başlıca hedeflerindendir.
Bu süreç sadece çocukların alıştırma dönemi değildir aynı zamanda çocuğu ilk defa okul deneyimi yaşayan ailelerin de “okullu hayata” uyum sürecidir. Ailelerin aklında çeşitli sorular olur, çocuklarını “yabancı bir yere” emanet etmenin ve gün boyu yanında olamamanın kaygısını yaşarlar.
Okul aile işbirliği ve iletişimi ne kadar açık ve aktif tutulursa, çocuğunuz o kadar rahat yeni hayatına alışacaktır.
Okula başlama ve alıştırmayla ilgili akıllara en çok takılan konulara şöyle bir bakalım;
ÇOCUĞUM ANAOKULUNA BAŞLAMAYA HAZIR MI?
Ebeveynler çocukları için herşeyin en iyisi yapmak isterler. Çocuğu bir okula emanet etmek, çocuğun bakımını yabancılarla paylaşmaya başlamak aynı zamanda pek çok kaygılı düşünceyi de beraberinde getirir.
Okul araştırması yapan ebeveynlerin en çok yönelttiği sorular;
“Acaba çocuğumuzu anaokuluna kaç yaşında başlatmalıyız?”
“Erken yaşta okula başlaması halinde ileride okuldan sıkılır mı?”
“Henüz erken mi?”
“Ya okula alışamazsa?”
Anaokulları ve kreşler; 2-6 yaş arasındaki çocuklara özel olarak hazırlanmış ortamda, çocuk gelişimi-eğitimi konusunda öğrenim görmüş eğitmenlerle , çocukların yeteneklerini keşfetme ve geliştirmeyi amaç edinmiş kurumlardır.
İlk defa evlerinden ayrı kalarak kendi ayakları üzerinde durmayı denedikleri,
Sosyal yaşama adım atarak, toplu yaşamın kural ve sınırlarını fark ettikleri,
Kendi hakkını savunmayı, başkalarının hakkına saygı duymayı öğrendikleri,
Ben merkezcilikten uzaklaşmaya başladıkları,
Arkadaşlığın tadına vardıkları, paylaşmayı, yardımlaşmayı öğrendikleri,
Etkinlikler ile özgüvenlerinin desteklendiği,
Başarmanın hazzına vardıkları,
Yarışmayı, kazanmak kadar kaybetmeyi de doğal karşılamayı öğrendikleri,
Kelime hazinelerini geliştirdikleri ve dili doğru kullanma becerisi edindikleri,
Bedensel aktiviteye dayalı becerilerini (kalem tutma, koşma gibi) geliştirme fırsatı buldukları,
Doğru beslenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları edindikleri,
Öz bakım becerilerini (saçını tarama, ayakkabısını giyme gibi) geliştirme fırsatı buldukları,
Yaratıcı yönlerini ortaya koyabildikleri,
Gözlem, dikkat, problem çözme v.b yeteneklerini geliştiren,
Soru sormaya, araştırmaya yönlendirerek, çocuklarda öğrenmeye karşı merak uyandıran,
Gelişimindeki aksaklıkların erken yaşta tespit edilebildiği,
“Çocuğu ilköğrenime ve yaşama hazırlayan” kurumlardır. Anaokulları ve kreşler aynı zamanda; Sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisinin gelişmesini destekleyen, ebeveynlere, çocuklarının bireysel özellikleri ve ilkokula hazırlık gibi konularda rehberlik etme özelliği olan kurumlardır. Peki ” Acaba çocuk için uygun bir anaokuluna başlama yaşı var mıdır?” “Her çocuk aynı yaşta okula başlamaya hazır olur mu?” Uzmanlar, çocuklarda temel güven duygusunun geliştiği, öz bakım, ilgi-şefkat ihtiyacının ön planda olduğu yaşamın ilk yıllarında (0-3 yaşa kadar), kendileri ile bire bir ilgilenebilecek bir yetişkinin varlığına ihtiyaç duyduklarını, hatta mümkünse yaşamının ilk bir-iki yılında annenin çocuğuyla ilgilenmesinin çok daha sağlıklı olacağı konusunda birleşmektedirler. Ancak, çocuğun bakım ve eğitiminin anne tarafından üstlenilmesinin her zaman daha sağlıklı olacağını söylemek de mümkün değildir. Günümüz hayat şartlarında çocuğun kreşe gitmesinin, annenin çocukla kısa fakat kaliteli zaman geçirmesinin çok daha sağlıklı olacağını da söyleyebiliriz. Çocuğun okulla erken yaşta tanışması, yarım günlük programlar ya da, birkaç günlük oyun gruplarıyla olabilir. Doğru (kaliteli, çocuğun ihtiyaçlarını, ailenin beklentilerini karşılayabilecek) bir yuva/okul seçildiğinde, çocuğun okuldan sıkılması da söz konusu olmayacaktır. Tecrübelerimiz de bizlere, çocuklar arasında bireysel farklılıklar olmakla birlikte, çocukların 24 ay civarında kreşe başlamaya hazır olduklarını söylemektedir.
Çocuk, 2.5-3 yaşlarında artık konuşarak derdini anlatabildiği, tuvalet eğitimini büyük ölçüde tamamladığı, evinden kısa süre de olsa ayrı kalabildiği, diğer çocukların oyunlarına onları izlemekle de olsa ilgi duymaya başladığı, arkadaş istediği, yürüme, koşma, kaşığı doğru tutma gibi becerilerinde gelişme olduğu, boyama, yap-boz gibi etkinliklerden hoşlanmaya başladığı için okula uyumda daha başarılı olabilmektedir. Çocuk, temel yaşam becerilerini edindikten sonra, okula başlamaya hazır olduğu sinyalini “Arkadaş isteyerek, sürekli yetişkinlerden kendisiyle oyun oynamalarını, parka götürülmeyi, evden dışarı çıkartılmayı isteyerek” verir. Çoğu zaman anne-babalar da “Çocuğum okula başlamaya hazır mı” sorusunun cevabını “Artık biz ona yetmiyoruz, sürekli oyun oynamak istiyor, sürekli soru soruyor, öğrenmeye çok meraklı” gibi ifadelerle yine kendileri verir. Bu dönem bazı çocuklar için 3 yaş (36 ay) civarına, bazı çocuklar içinse biraz daha erken dönemlere denk gelebilir.
Aşağıdaki tablo ülkemizdeki eğitim sistemi işleyişini görmenize yardımcı olması için sınıfların yaş gruplarına göre gruplanma şekli ve ilkokula başlama yaşı tespitni göstermektedir. 3 yaş sınıfına (2 yaşını dolduran) 24-36 ay arası çocuklar devam eder. 4 yaş sınıfına (3 yaşını dolduran) 36-48 ay arası çocuklar devam eder. 5 yaş sınıfına (4 yaşını dolduran) 48-60 ay arası çocuklar devam eder. 6 yaş Anasınıfı-Hazırlık sınıfına (5 yaşını dolduran) 60-72 ay arası çocuklar devam eder. Her çocuğun bireysel özellikleri dikkate alınmaktadır. Çocuğun hangi yaşta anaokuluna başlamasının uygun olduğu ise aile ve çocuğun hazırlığına bağlıdır. Genel olarak çocuğunuz; -24 ayını doldurduysa, -Kendi kendine yemeğini yeme konusunda çaba sarf ediyor ve büyük ölçüde başarılı oluyor ise (bunu görmek için zaman da alsa, etraf da kirlense çocuğa fırsat verilmelidir), -Ne istediğini, ihtiyaçlarını, duygularını bir ölçüde de olsa ifade edebiliyorsa, -Kendisi ile konuşulduğunda dinliyorsa, -Basit yönergeleri anlıyor ve uygulayabiliyorsa (kitabı masaya bırakması gerektiği gibi), -Evden/sizden bir süre (birkaç saat) ayrı kalabiliyorsa, -Diğer çocukların oyunlarına ilgi duyuyor ise, -Kısa bir sürede olsa (5-10dk. gibi) masada oturabiliyor ve legolar, boyalar, hikaye kitapları ile ilgileniyorsa,
-soru soruyor, öğrenme isteği gösteriyor ve en önemlisi “siz artık ona yetemediğinizi” düşünüyorsanız çocuğunuz okula başlamaya hazırdır. Tabii siz de hazırsanız.
Ebeveynlerin pek çoğu kendilerinden uzaktayken çocuklarının başına bir şey gelebileceği endişesini yaşar. Bu endişeyle başa çıkabilmek, çocuklarının okulda mutlu ve güvende olacağına inanmak okula uyum için atılacak ilk ve en önemli adımdır.
Ailenin, okul öncesi eğitimin gerekliliğine inanması ve okulla işbirliğine hazır olması ikinci önemli adımdır. Çocuğunuz ilk defa evden farklı, yeni bir ortama alışıp, kendini güvende hissedene ve arkadaş edinene dek, zor bir süreç yaşayabilir. Okul kararından önce anne-babaların, çocuklarının ilk günler evden ayrılırken ya da okul kapısında içeri girmemek için ağlama tepkisi verebileceğini bilmeleri ve bu davranış karşısında kararlı davranma gücünü kendilerinde hissetmeleri gerekir. Çocuğunuz ağladığında, “bugünlük okula gitme” derseniz, çocuğunuz, ağlamanın okula gitmemek için işe yaradığını keşfetmiş olur ve bir sonraki gün okula gitmemek için daha çok direnir. Çocuğun okula gitmeye aşırı tepki vermesi halinde bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim.